2 Ağustos 2015

'Deli' kralın düşsel sarayı

CUMHURİYET, 2 Ağustos 2015
STUTTGART 
AHMET ARPAD

Füssen'de bir doğum gününe davetliyiz. Emekli olduktan sonra Güney Bavyera'ya yerleşmiş Stuttgartlı bir tanış 70. yaşını bu güzel kentte kutluyor. Yaklaşık otuz kişi öğle yemeğinde bir arada. Kimileri bizler gibi uzaklardan gelmiş. Lokantanın dağlara bakan bahçesinde oturuyoruz. Garson kızların getirdiği tabaklar Bavyera mutfağının leziz yemekleriyle dolu. Hava güzel, insanlar keyifli. Çene çalanlar, gülenler, kahkahalar atanlar... Daha önce tanışmayanlar kısa sürede dost oluyor. Yemeğin sonunda, biz tatlıları, meyveler beklerken iki müzisyen ortaya çıkıveriyor.  Kadın akordeon çalıyor, erkek keman. Bavyera lehçesi köy şarkıları birbirini izliyor. Anlamakta zorlanıyorum. Sanırım benim gibi masadakilerin çoğu da. Ancak bu pek önemli değil. Karınları doymuş misafirler daha da keyifleniyor. El çırpanlar, ayağa kalkıp dans etmeye çalışanlar... Az sonra müzik susuyor. Doğum gününü kutladığımız bayan ayağa kalkıyor, geldiğimiz için hepimize teşekkür ediyor. "Şimdi yemeğe içmeye bir ara vereceğiz, gezinti yapacağız" diyor. "Buyrun bizi bekleyen şu otobüse binelim. Yolculuğumuz kısa olacak." Biniyoruz. Yola koyuluyoruz. Biraz sonra otobüs Hohenschwangau kasabına ulaşıyor. Bir an düşünüyorum: Yoksa saraya mı gidiyoruz? Buralara Tegernsee kıyısında yaşadığım yıllarda bir kaç kez gelmiştim. Onlarca yıl geçmişti aradan. Fakat değişen pek bir şey yok. Doğa aynı, güzelliği hiç bozulmamış.

Mağaralı saray
Az sonra karşımızda yükselen yapı bir saray mı, yoksa bir şato mu? Bir düşler dünyasındayız.  'Eksantrik' kral II. Ludwig'in karşımızda yükselen 'eseri' sarayla şato karışımı bir yapı. Milyonlarca Markı, ülkesinin hemen hemen tüm olanaklarını, gerçekdışı gibi görünen, 200 odalı bu olağanüstü saraya harcamış. İçinde bir mağara bile var. Ona "deli'' diyenler olmuş. Salonlar, odalar, küçük ve büyük, merdivenler, yine odalar. Her yerde kraliyet sembolü kuğu figürleri... Altın, gümüş, emaye, mozaikler, şamdanlar, mumlar, sayısız kuğu heykeli. Belki de Avrupa'nın en güzel şato sarayı. Bavyera kralı II. Ludwig insanlarla bir arada değil, kendi yarattığı bir düşler dünyasında yaşamış.  İçine kapanık, utangaç, fakat kendini hep en büyük hissetmek isteyen bir Kral. İnsanlardan uzak olmayı yeğlediği için masalımsı bu sarayın duvarları ardına çekilmiş. Ancak zamanla onun bu yaşamından rahatsız olmaya başlayan yakın çevresi bir doktor heyetinin verdiği "psikolojik yetersizlik" raporuyla kralı tahtından indirmiş. II. Ludwig Starnberg gölündeki Berg şatosuna sürülmüş. Kısa süre sonra da gölde boğulmuş olarak bulunmuş. Arkasında büyük borçlar bırakarak. İşte düşler dünyasında yaşamış bir insanın hazin sonu.

Dönüş yolunda otobüste yanına oturduğum yaşlı bayanla Bavyera'nın bu çılgın kralından söz ederken, kadın aniden: "Benim de babamın sonu hazin olmuştu" diyor. Ben sorar gibi yüzüne bakınca, babasının 1930'lu yılların sonunda Starnberg gölüne yakın Bad Tölz'deki SS-Junker Okulu'nda eğitim görmüş olduğunu söylüyor. Ve laf lafı açıyor. Yetmiş altı yaşındaki kadının anlattıkları bir başka yazıya kalsın...

www.ahmet-arpad.de

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder