3 Mayıs 2015

'Yeter ki o adamların eline düşmeyelim'

CUMHURİYET, 03.05.2015
MÜNİH
AHMET ARPAD

 Viyanalı Yahudiler Klein ve Feix'ın 1873'de açmış olduğu lüks otel Metropol'ü, Avusturya'ya 1938'de el koyan Naziler Alman ordularının işgalindeki toprakların en büyük Gestapo merkezine dönüştürmüştü. Savaşın son günlerine kadar Hitler'in adamları düşünceleri işlerine gelmeyen binlerce aydını burada sorgulamış, işkenceden geçirmişti. Mart 1945'de bombalanan Hotel Metropol günümüzde artık sadece anılarda yaşıyor. Şu sıralar da Münih Edebiyat Evi'ndeki Stefan Zweig sergisinde... Salzburg Stefan Zweig Centre müdürü Dr. Klemens Renoldner'in küratörlüğünü yaptığı serginin ana konusu, bu insancıl yazarın son yılları. Savaş boyunca salon ve odalarında faşist terörün estiği lüks otelin büyük bir maketi serginin odak noktası.

Askılarda Gestapo paltoları
Askılarda Gestapo polislerinin, etekleri yerlere kadar uzanan, kahverengi ve kara deri paltoları asılı. Vitrinlerde Zweig'ın çok değerli koleksiyonundan otografiler. Hesse, Hauptmann, Kafka, Mann imzalı... Duvar kenarlarında sandık ve kartonlarda eski fotoğraflar, kartpostallar, vitrinlerde Zweg'ın iki pasaportu, parmak izleri, not defterleri, mektuplar, Dünün Dünyası ile Satranç Hikayesi'nin, üzerinde Zweig'ın düzeltmeler yapmış olduğu, ikinci eşi Lotte'nin de daktiloya çektiği sayfa sayfa müsveddeler... Uzun duvarda, Avrupa'ya bir daha dönmemek üzere bindikleri "Scythia" transatlantiğinin dev fotoğrafı. Başka bir köşede, Brezilya'ya yerleşmeden önce Temmuz 1941'de uğradıkları ve yanında 1,5 ay kaldıkları, ilk eşi Friderike'nin New York yakınlarındaki villasının bahçesinde üvey kızı Suse Höller-Winternitz'in çekmiş olduğu fotoğraf. Zweig biraz düşünceli, gülümsemeye çalışıyor!


'O adamların eline düşmeyelim'
Dışavurumcu ressamlar Macke & Marc'ın dostlukları sadece dört yıl sürmüştü. İkisi de 1914'de severek gittikleri savaşta yaşamlarını yitirmişti. Ancak bu kısa dostluk çok verimli olmuş, sanat yaşamlarında onları doruğa çıkarmıştı. Zweig sergisine gelmeden önce Lenbach Sanat Galerisi'ndeki ortak Macke & Marc sergisini izlemiştik. Çoğunluğu ünlü tablolardan oluşan dev sergide ikiyüze yakın yapıt sanatseverlere sunuluyor. Manzara, natürmot, nü tablolar çok canlı, yaşam dolu. Macke'nin İsviçre'nin Thun gölü kıyısında yarattıkları ışıl ışıl, göz kamaştırıcı. Marc'ın o dönem tablolarında da değişik renkler bir bütün oluşturuyor. Dışavurumcu genç ressamlar kübizm, fütürizm ve fovizmin de etkisinde kalmış. Geçen ay Basel'de izlediğim dev Gauguin sergisi kadar ilgi çekici bir sergi. Ancak Münih'te bir metro tünelinin hemen yanında, iki kat yerin altındaki, 110 metrelik upuzun salonda izleyiciler olağanüstü yapıtlara ne yazık ki pek ısınamıyor. Macke & Marc & Zweig sergilerinin ardından ünlü aşçı Alfons Schubeck'in Orlando'sunda yemekteyiz. Davet eden tanış Zweig'ın üvey kızı Suse Höller-Winternitz'in yakın bir akrabası. Konumuz tabii Avrupa'dan kaçarken: "Yeter ki o adamların eline düşmeyelim" diyen insancıl yazar...


www.ahmet-arpad.de

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder