14 Haziran 2012

Remarque militarizm karşıtı bir yazardı

TARAF, Kitap Eki, 14 Haziran 2012
AHMET ARPAD

Erich Maria Remarque'ın Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok ve Dönüş Yolu adlı kitapları Burhan Arpad çevirisiyle Everest Yayınları tarafından yeniden yayımlandı

22 Haziran 1898 günü Almanya'nın Osnabrück kentinde Peter Remark adında bir basımevi ustasmın oğlu olarak dünyaya gelir.17.yüzyılda Fransa'da büyük ihtilal sırasında katoliklere yapılan baskılar nedeniyle Almanya'ya göçetmiş olan ataları ,'Remarque'diye yazdıkları soyadlarını Almancalaştırmışlardı.İlkokuldan sonra Katolik papazöğretmen okuluna verilen Erich zeki ve yetenekliydi.sınıfının en iyi öğrencüeri arasındaydı. Daha okul yıllarında Jack London, Franz Werfel, Rilke, Nietzche, Balzac, Flaubert, Stendal, Marcel Proust gibi ünlüleri eserlerine merak sarmıştı.19161918 yıllarım çoğu sımf arkadaşıyla cephede geçiren Erich Remark'ın genel kültürünü genişletmeye karşı sonsuz bir eğüimi vardı.Savaşm ardından öğretmen diploması alan Remark'ın görevine.kızıl ayaklanmalara katıldığı gerekçesiyle son verilir.1920'den sonraki yıllarda çeşitli mesleklerde şansını deneyen genç Remark sonunda büyük bir Batı Cephesinde Veqi tir.ey Vol.lastik fabrikasının reklam ve yayın işleri görevini üstlenir.Yaşamında yeni başlangıç sayılan bu dönemde Erich Remark adını bırakır ve Erich Maria Remarque olur.

Çağımın bir belgesidir 
Hiçbir yaymanın basmak istemediği Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok romanı 1929 yılında Ullstein yayınevi tarafından basılır ve ilk günden itibaren rekora koşar.Sadece Almanya'da altı ayda yanm milyon.bir yılda bir milyon satar.kısa sürede birçok yabancı dile de çevrilir.Remarque'ın." Çağımın bir belgesidir." dediği Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok bir lise öğrencisinin Birinci Dünya Savaşı'nda cephede yaşadıklannı ve izlenimlerini anlatır.Daha aradan.yıl geçmeden piyasaya çıkan ikinci romanı Dönüş Yolıf da Remarque'ın adı çevresinde sürüp giden tartışmalann ve çekişmelerin hızlanmasına neden olur.Bu roman Batı Cephesinden Yeni Bir Şey Yok dan anlatım bakımından daha da güçlü bir üründür.Ancak.yıllar Alman toplumunda tedirginliklerin iyice armaya başladı bir süreçtir.Sosyal demokratlara.komünistlere ve tüm aydınlara baskı yapmaya başlanmıştır.1933 yılında Nazilerin işbaşına gelmesiyle toplum karışır.on binlerce sol görüşlü insan kamplara sürülür.O günlerde ünlü yazar Joseph Roth.yü Zweig'a şöyle yazar." Çok büyük bir felakete sürüklendiğimizin farkında olduğunuzu sanıyorum.Edebiyat yaşamımız yok olacak..." Aradan daha birkaç ay geçmeden kitaplar yakılır.kültür insanlan Almanya'yı terk etmeye başlar.Ar alarmda Remarque.Marx.Freud.Hesse.Zweig ve Mann da vardır.Savaşlardan ve militarizmden nefret eden bu yazarlara Naziler kin beslemektedir.10 Mayıs 1933 tarihinde Berlin Üniversitesi önündeki alanda ateşe atılan binlerce kitap arasında Remarque'ın Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok ve Dönüş Yolu romanlan da vardı.

Hemingway'in etkisinde 
Romanlan arasında teknik.anlatım ve düşün yanı bakımından.Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok eserini aşanlar olmuştur.özellikle Amerika'ya yerleştikten sonra Hemingway'in etkisinde kalması.roman yazarlığı tekniğini geliştirmesine yol açmıştır.Fakat., edebiyat tarihçileri ve geniş okuryığınlan için her zaman." Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok yazan.olarak kaldı.20.yüzyıl Alman edebiyat çevreleri ünlü yazarın romanlanna çoğu kez mesafeli durmuş.onlan küçümsemiştir.Onu büyük bir Alman romancısı olarak övenler daha çok yabana edebiyat tenkitçileridir.Ünlü yazann." Ülkemiz yazarlan eserlerinde bir düşün uğrunda açıkça yan tutabilmek için gerekli yüreklilikten yoksunlar.sözleri üzerinde durulması gereken bir görüştür." Okurların.basının ya da iş başındakilerin hoşuna gitmemekten.sevilmemekten korkuyorlar.Bundan yanlış bir tutum olamaz..."

Yüzleşmek gerekir 
Remarque çağdaş Alman edebiyatının en çok okunan.en çok övülen ve en çok yıpratılmak istenen yazandır.Romanlan hem çok okunmuş.hem de sık sık yasaklanmıştır.Yazdıklan 1933-1945 arasında Almanya ve İtalya'da basılamamış.1949 1953 arasında Sovyetler Birliği ve tüm demirperde ülkeleri de Remarque'a yasak getirmiştir.Bütün bu yasaklann nedeni antimilitarist ve antifaşist görüşleriyle milyonlann beğenisini kazanması olabilir.Remarque savaş sonrası Almanyası'ndan şöyle sözeder." Kaygılıyım.Eski Nazi ruhuna şurada burada.tektükde olsa rastlanıyor.Uyanık olmak.dikkatle izlemek gerekiyor... Bugün ülkede iktisat, politika ve hukuk alanlarında önemli yerlerde eski Nazilerin bulunmasına da aklım ermiyor. Bu gibiler beni rahatsız ediyor. Eski pislikler örtmekle yok edilmez..." Remarque'a göre genç neslin de ana babalannın bir zamanlar ne suçlar işlediğini çok iyi öğrenmesi gerekir.

Savaşa karşı savaş açtı
 Bu yürekli sözleri söylediğinden sekiz yıl sonra öldü.72 yaşındaydı. Ardında 11 roman, bir tiyatro oyunu ve 20.yüzyıl Alman edebiyatında hiç bir yazann ulaşamadığı büyük bir ün bırakmıştı. Eserleri 45 dile çevrilmiş olan Remarque tüm romanlarında kanlı savaşlardan ve bu savaşlara neden olan politikacılardan söz eder.Amaa küçük insanın militaristlerin gerçek yüzünü görmesi ve barışın kutsallığım kavramasıdır.O.banş dolu bir dünya gerçekleşsin ister.Savaşa karşı sadece kalemiyle ömrü boyunca savaştı.militarizmin her biçimini eleştirdi.şu ya da bu çıkarcılar adına kimi politikacıların sinsi plânlarla insanlan boğazlamasını bütün yürekliliğiyle yerdi.Remarque'a göre insanlar arasında gerçek banş.savaşların her çeşidinin kötülenmesi.savaşın insanlık için en büyük yüzkarası olduğunun yığınlara anlatılmasıyla gerçekleşebilir.Remarque.sorumluluğunu bilen namuslu bir yazar olarak bu görevi yerine getirdi.Savaşa karşı savaş açmış dünya yazarlan arasında Erich Maria Remarque'ın hâlâ ayn bir yeri var...

10 Haziran 2012

İnatçı ve tutarlı bir avukat

Cumhuriyet 10.06.2012
 
STUTTGART
AHMET ARPAD


1975 yılında başlayan ve savaş sonrası Almanyası'nın en önemli davası olarak tarihe geçen Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) davasında örgütün en önemli kişileri sayılan Andreas Baader, Ulrike Meinhof ve Gudrun Ensslin yargılanır. Stuttgart-Stammheim Hapishanesi'nin özel salonunda başlayan ve iki yıl süren davaya savunma avukatı olarak tayin edilenlerden biri de Manfred Künzel'dir. Kısa süre önce 80 yaşına basmasına karşın mesleğinden elini çekmemiş olan Künzel ile Stuttgart'ın kasabalarından Waiblingen'deki bürosunda sohbet ediyoruz.

Kendini "şehir gerillası" olarak tanıtan, hükümetlerin gözünde ise bir terörist örgüt olmakla suçlanan Kızıl Ordu Fraksiyonu 1968 gençlik hareketlerinin ardından kurulmuştu. 1970'li yıllarda antikapitalist mücadele uğruna öldürdükleri arasında ülkenin ünlü işadamları, bankerleri, diplomatları, yargıçları da vardı! Öldürme ve bombalama girişimlerini Almanya dışında da gerçekleştirmekten kaçınmadılar. Avukat Manfred Künzel, 1975'te Stuttgart'ta başlayan ve 20. yüzyıl Almanyası'nın en gergin ve çekişmeli ceza davası olarak kabul edilen RAF davasının başyargıcı Theodor Prinzing'e bir süre sonra davadan el çektirilmesinde çok önemli bir rol oynar. Davalar sürerken Prinzing'in hatası, temyiz için yetkili federal yargıç ile bir ön görüşme yapmış olmasıydı. Bu gizli görüşmeyi öğrenen Künzel yargıcın bağımsız olmadığını öne sürer ve davadan çektirilmesini talep eder. Bir süre önce avukatlık stajını Prinzing'in yazıhanesinde yapmış olan Künzel için bu hiç de kolay bir girişim olmamıştır. Ancak bu yürekli girişimi onu Almanya çapında üne kavuşturur. "Bu olaya kadar beni ve diğer avukat arkadaşları kabullenmeyen, bizlerle görüşmeye bile karşı çıkan ‘Sizler domuzsunuz, faşizmin aletlerisiniz' diyen Baader, Meinhof ve Ensslin, yargıç Prinzing'e davadan el çektirilmesinin ardından bizlere güven duymaya başlamıştı."

Mesleğinde inatçı ve de tutarlı bir avukat olarak tanınan Künzel son elli yılda kaç davaya girip çıkmış olduğunu tabii elli yıl sonra anımsamıyor. "Fakat anımsadığım kimi dava vardı ki, acaba karşı taraf kötülüğe mutlaka kötülükle karşılık vermek, suçu işlemiş olandan hınç almak mı istiyor, diye düşünmeden edememiştim." Ona göre günümüz Almanyası'nda hukuk ve yasalar bundan 40-50 yıl öncesine göre daha liberal. "1960'lı yıllarda yükseköğrenim yaptığım Tübingen ve Münih üniversitelerinde görevli eski Nazi doçentler vardı!" Meslektaşları arasında "çok yontulmuş bir avukat" olarak kabul edilen Künzel dava sırasındaki savunma taktiği ve sağlam kanıtlarla dolu konuşmalarıyla ün yapmıştır. Bir davada yaptığı savunmanın ardından yargıç kadın: "Konuşmanız güzeldi, ancak vekili olduğunuz kişiyi yine de mahkûm edeceğim" demiş. Mesleği boyunca öyle davalara girmiş ki, kimi dosya önüne geldiğinde yargıcın düşmüş olduğu notları görünce davanın nasıl sonuçlanacağını önceden tahmin etmesi pek zor olmamış. Ona göre bir avukatın üstlendiği davada vekilinin haklarını inançla koruması çok önemlidir. Dava konusunun otomobil kazası veya cinayet olması ikinci planda kalır. Sohbetimizin sonunda büyük yazıhanenin girişini ve uzun koridorlarını süsleyen tablolar ilgimi çekiyor. "Dostum Gerhard Hezel'in," diyor yaşlı adam. "Yaşadığı döneme eleştirisel bakan bir sanatçı, gerçeküstü bir ressam." Duvarlardaki büyük boy tablolar kimi mesaj içeriyor, bakan kişiyi düşündürüyor. Toplumsal eleştiri ve kara mizah içeren çoğu eserin karşısında insan uzun uzun duruyor.

2011 Van depreminin ardından Waiblingen'deki tanışı Türklerle beraber çabucak "Dostlar Dostlara Yardım Ediyor" adlı derneği kuran avukat Künzel toplanan yardımların depremzedelere doğrudan ulaştırılmasını sağlamış.